EMPERYALİZMİ UNUTAN SOLCULAR(!)


                                    
Doğu Perinçek’in adaylığı için gereken yüz bin imzayı toplamak amacıyla tüm yurtseverler seferber oldu. Ben de çorbada tuzum olsun diyerek epey ter döktüm. Türkiye’nin türlü illerine dağılmış dostlarımı, eski arkadaşlarımı, akrabalarımı, öğrencilerimi aradım. İstanbul dışındakilerle telefonla iletişim kurdum. İstanbul’un türlü semtlerindeki tanıdıklarımla olanak bulduğum ölçüde yüz yüze konuştum. Onları, Doğu Perinçek için imza vermeleri için ikna etmeye çalıştım. Birkaç kişinin dışında tanıdıklarım, önerime olumlu yaklaştılar ve Sayın Perinçek için seçim kurullarına koştular.
Gerek telefon gerekse yüz yüze görüşmelerimizin bazıları çok uzun sürdü. Çünkü kimi dostların Doğu Perinçek’in kişiliğinde, Vatan Partisi’nin politikalarıyla ilgili soruları oldu. Soruların neredeyse hepsi aynı. Her gün karşılaştığımız sorular, itirazlar... Bıkmadan, kızmadan, tüm sakinliğimizle dostlarımızı ikna etmeye çalıştık. Birkaç kişi hariç, başarılı olduk.
Telefonla bir arkadaşımı aradım. “Sizin hatırınızı kırmak istemem. Tüm çekincelerime karşın Doğu Bey için ilçe seçim kuruluna gideceğim.” dedi arkadaşım. Arkadaş, eski bir sosyalist. Uzun süredir CHP üyesi. Vatan Partisi konusunda kafası karışık. Sayın Perinçek’le ilgili kafasında yalan yanlış birçok bilgi var. Birçok eski devrimcinin tersine okuyup araştırmaya çalışan sorumlu biri.
8 Mayıs 2018 günü Bakırköy’de, bir öğrencimle yürüyorduk. Bir pastanenin sokağa konmuş masalarında göz göze geldik arkadaşımla. Hemen ayağa kalkıp saygı ve sevgiyle masasına çağırdı bizi. Çaylarımız geldi, sımsıcak… Seçim kuruluna dört arkadaşıyla gittiğini, ancak sistem arızası olduğundan imza veremediğini söyledi. Ben, bir şey söylemeden, ertesi gün yeniden arkadaşlarıyla seçim kuruluna, Perinçek’e imza vermek için gideceğini ekledi sözlerine. Ben “Sağol!” dedim.
Çaylarımızı yudumlarken arkadaşım: “Türk soluyla Vatan Partisi arasında neden soğukluk, uzaklık, ayrılık var? Perinçek, neden Türk solundan uzaklaştı?” diye sordu.
Ben: “Uzaklaşan biz (Vatan Partisi) değil. Biz, yıllardır ısrarla ‘Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi, Yaşasın Tam Bağımsız ve Demokratik Türkiye!’ pankartının altında durmaktayız. Devrimci arkadaşlardan bazıları, bu pankartın altından çıkıp gittiler. Emperyalizmi unuttular. Üstelik emperyalizmin dayattığı ve sosyalizme ters düşen kimlik siyasetini benimsediler. Onları, heyecanla pankartın altında bekliyoruz. Alan çok geniş, tüm devrimci dostlar için yer var.” dedim.
Göz göze geldik. Gözlerinin buğulandığını gördüm. “Emperyalizme karşı savaşmayandan solcu da devrimci de olmaz. Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karşı savaşarak kuruldu.” sözlerini söyleyip sustum.
Arkadaşım, çayını yudumladıktan sonra “Haklısın! Bu konuyu konuşmak gerek.” dedi. O işine gidecekti, biz de kıraathaneye uğrayacaktık. Yeni arkadaşları görmemiz gerekti. Dostça tokalaşıp ayrıldık.
Evet… Emperyalizme karşı çıkmayan, ABD emperyalizminin politikalarını savunanlardan solcu, devrimci olur mu? Hele Atatürkçü hiç olur mu?
                                                                                   Adil Hacıömeroğlu
                                                                                   13 Mayıs 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder