KOLTUK DEĞNEKLERİ



Yıl, 2002… DSP, MHP ve ANAP koalisyonu işbaşında… Türkiye, büyük bir ekonomik bunalımı atlatmış. Hükümet, Derviş tarafından kundaklanmış. DSP paramparça… Hükümetin TBMM’de desteği kaybolmamış, yoluna devam edebilir durumda…

AKP yeni kurulmuş, arkasında büyük bir medya ve uluslararası destek var. Devlet Bahçeli erken seçimin tarihini açıklıyor durup dururken… TBMM’deki diğer partiler seçimden kaçmamak adına Bahçeli’nin kararına uyuyorlar.

Ve erken seçim oluyor. AKP tek başına iktidar… TBMM’deki tüm partiler meclis dışında kalıyor. Tabi Bahçeli’nin partisi MHP de…

AKP iktidarda, ama lideri Erdoğan siyasal yasaklı… Milletvekili seçilmesi olanaksız... Deniz Baykal, demokrat(!) davranma adına RTE’nin yasağını, AKP ile işbirliği yaparak anayasa değişikliğiyle kaldırıyor.

Sözün kısası RTE, Baykal sayesinde başbakan oluyor.

Yıl 2007… AKP iktidarına karşı tarihimizin en büyük kitle gösterileri yapıldı. Cumhuriyet mitingleri… AKP yıkıldı, gitti… Derken…

Deniz Bey seçim mitingi bile yapmadı. Kendi koltuğunu kurtardı, ama AKP güçlenerek iktidarını sürdürdü.

Yine 2007 yılı… Cumhurbaşkanlığı seçimi var. AKP adayı Gül, anayasal engele takıldı. Hani, şu ünlü 367 engeli… Engelli koşu ustası Bahçeli devreye giriyor. MHP grubu, TBMM’deki yerini alıyor ve Gül, Çankaya’ya çıkıyor.

Tarih, 19 Ekim 2009… AKP, Türkiye’ye Habur rezaletini yaşatıyor. Halktan büyük tepki var RTE’ye. AKP’nin kamuoyu desteği hızla düşmekte, CHP’nin oyları yükselmekte. Mayıs 2010’da Baykal’a kaset komplosu yapılıyor. Deniz Bey’in istifa ederek ayrıldığı koltuğa Kılıçdaroğlu oturuyor.

12 Eylül 2010’da anayasa değişikliği için halkoylaması var. CHP, hayır oyu için çalışmakta. Kemal Bey, PKK’ya af çıkarılmasından söz ediyor. Her şey ters yüz oluyor birden… Yükselen CHP’nin kamuoyu desteği azalırken erimekte olan AKP yükselişe geçiyor. Halk oylamasında AKP’nin istediği oluyor. Yasama ve yürütmeden sonra yargı da AKP’nin denetimine giriveriyor.

Yıl 2014… Cumhurbaşkanlığı seçimi var. RTE hemen aday olmuyor, gözü muhalefetin göstereceği adayda… Birden YCHP ve MHP çatı oluşturuyor. Çatıya da Ekmeleddin İhsanoğlu’nu oturtuyorlar. Kimsenin tanıyıp bilmediği bir aday… Herkes şaşkın… Ancak Ekmeleddin Bey’i tanımayan Kılıçdaroğlu ile Bahçeli mutlu… Çatı adayı için ortak bir miting bile düzenlemedi YCHP ve MHP. Sonuç mu? RTE, kaçak saraya oturdu kurtarıcıları sayesinde…

Yıl 2015… Genel seçimler yapılacak. AKP düşüşte. Devlet çökmekte… Ülke parçalanmanın eşiğinde… Dört bir yanımız ateş çemberi… RTE korku içinde… Sarayında huzursuz. Uykusunda karabasanlar var. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli imdadına yetişiyor. 7 Haziran seçimlerini kazanmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Sonuç: AKP, hafif hasarla seçimi atlatıyor.

10 Haziran 2015… RTE, Baykal’ı kabul ediyor. Deniz Bey’in ağzı kulaklarında… Kendisini önemli siyasal aktör sanmakta… Oyun kurucu RTE… Bakışları şeytani…

Deniz Bey, RTE’den aldığı gazla kolları sıvamış durumda… YCHP yöneticileri siyaset yaptıklarını sanmaktalar. Laf kalabalığının politika olduğunu düşünmekteler…

Üç muhalefet partisi, üç aday çıkarıyor TBMM başkanlığı için. RTE’nin kurguladığı tuzağa düştüler kahramanca(!)…

 Sonuç: Çatıcı Bahçeli mızıkçılık yaptı geçersiz oy verdirdi, kendi vekillerine. Kılıçdaroğlu uyudu bir adım ötesini göremedi. Ve yıkılmakta olan AKP’ye yaşam öpücüğü verdiler birlikte. TBMM başkanlık koltuğuna patinaj yaparak konuşan bir AKP’liyi oturttular.

Siyasiler, birbirlerini suçlayadursunlar…

Yurttaş öfkeli… CHP’liler Bahçeli’yi, MHP’liler Baykal ve Kılıçdaroğlu’nu suçlamakta… Arada HDP’ye laf çakanlar da var. RTE ise bu gece huzur içinde bir uyku için yorganı başına çekmekte. Sabaha kadar düşlerinde hep şeytani bir gülümsemeyle bakacak sarayının duvarlarına…

Eee, ne demiş atalarımız? “Deli bile düştüğü çukura iki kez düşmez.”  Bu, kaçıncı çukur?

RTE ve AKP koltuk değnekleri olduğu sürece hep ayakta kalır? Koltuk değnekleri mi kimler? Yıllardır yazıyoruz. Yazdıkça da kalemimize öfkeler kusulmakta. RTE; Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Baykal’a bunca yılın iyilikleri için minnet duyuyor mudur acaba?
                                              

Adil Hacıömeroğlu
                                               1 Temmuz 2015

                                              






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder