HARİTADA LENİN KAFASI

1970'li yıllardı. Soğuk Savaş döneminin biçimselliği, siyasette çok etkindi. Biçimsellik egemen olunca siyasette, öz neredeyse yitip gitmişti.
Bir kişinin kılık kıyafetine, bıyık ve sakalına, kullandığı sözcüklere bakarak onun siyasal görüşleri hakkında karar vermekteydi çoğu kişi.
Devrimci, ülkücü ve akıncıları bıyık biçimlerinden anlamak olanaklıydı. Devrimci görünmek için yaz sıcağında yeşil parka, ülkücü görünmek için mevsim ayrımı yapmadan siyah palto giyenleri düşündükçe bugün bile acı bir gülümseme oturur yüreğime. Yaz sıcağında kısa kollu gömlek giymek seyrek görülen bir durumdu iki taraf için. Parka ve siyah palto, savaşçı görünmenin ve silahı olmasa da "Üzerim doludur." iletisini karşı tarafa vermek içindi. İki karşıt grup da silahlı gezdikleri algısı vererek karşı tarafı korkutmayı yeğlerlerdi böylelikle.
ABD merkezli sol düşmanlığı politikası çoğu zaman saçma sapan duruma gelirdi. Ne yazık ki bu saçma sapanlık, çok sayıda yandaş bulabilmekteydi. Sol düşmanlığı öylesine zıvanadan çıkmıştı ki solaklar bile bazı kişilerce azılı komünist olarak damgalanmaktaydı.
O günlerden usumda kalan en çarpıcı olanı ise TRT ile ilgiliydi. İsmail Cem'in TRT genel müdürü olduğu günlerdeydi. TRT, çağdaş, halkçı bir yayın politikası izlemekteydi. Merhum İsmail Cem,  Kurum'da üst üste yenilikler yapmaktaydı. "Güne Bakış" adıyla gece haberleri sunulmaktaydı. Haber zamanı gelince jenerik müziği işitilir işitilmez beyaz camda, dünya haritası dönerdi, bir küreyi çağrıştırırcasına.
O yılların keskin sağcı kalemleri, İsmail Cem'in şahsında TRT aleyhine kampanya başlattılar. Bu kampanya irili ufaklı Soğuk Savaş yönlendirmeli sağ partilerin yandaşlarınca benimsendi kısa sürede. Neymiş efendim, sunucunun arkasındaki haritadaki Güney Amerika kıtası, Lenin'in kafasına benziyormuş. Peru'nun yer  aldığı bölüm Lenin'in alnı, Brezilya'nın bulunduğu kısım ise kafasının arkasına benzetilmekteydi. Bu nedenle de büyük gürültü koparılmaktaydı. Solda yer alan yurttaşlar ve siyasetçiler ise bu benzetmenin saçmalığını anlatmaktaydılar. Bu söylediğim gülünç olabilir, ancak o günlerin siyasal mücadelesinin önemli bir tartışma konusuydu.
Peki, günümüzde durum değişti mi? Soğuk Savaş döneminin düşünme alışkanlıklarını bugün de sürdüğünü görmek, çoğu kişiyi şaşırtmakta.
Nasıl mı?
Vatan Partisi'nin amblemini, bazı kişiler PYD/PKK'nın simgesine benzetmekteler. Bundan hareketle de Vatan Partililere PKK yandaşlığı gibi bir suçlama getirmekteler. Oysa, Vatan'ın amblemi en çok Emniyet Genel Müdürlüğü'nün amblemine benzemekte. Bu kişilerin kafasıyla düşünürsek EGM de mi PKK'lı? Onlarca yıldır kullanılan amblem PKK özentisiyle mi oluştu?
Söyleyecek sözü, tartışacak düşüncesi olmayanlar, umarı biçimsellikte ararlar. Hastalıklı bir anlakla olmayanı uydururlar hayal dünyalarında ve herkesin de inanmasını isterler. Üstelik bunu yaparken saldırganlık temel ilkedir.
Dün haritada Lenin kafası görenler, bugün Vatan Partisi ambleminde PYD/PKK aramaktalar. Oradaki buğday başağının bereketini, Kutup Yıldızının yol göstericiliğini hiçe sayarak hem de...
Ne diyelim? Tanrı şifa versin!
Adil Hacıömeroğlu
18 Mayıs 2015

1 yorum:

  1. Çoban yıldızı, yol gösterici anlamında, pek çok kez, sayısız kişi ve kurum tarafından, sembolik bir öğe olarak kullanılagelmiştir.
    Vatan Partisi'ni bu yolla karalamak isteyenler asırlardır İdealist insanların önünü kesmek isteyen kemirgen tiplerin yaptığı gibi, çamur at tutmazsa izi kalır şeytanlığını güdüyor.
    Ne yaparlarsa yapsınlar Son sözü halk söyleyecek.
    Bakalım halkımız Vatan Partisi'nin Çoban yıldızını mı, yoksa Amerika bayrağındaki 52 yıldızdan birini mi yol gösterici seçecek?

    YanıtlaSil