VUR EMRİ


Başbakan’ın il başkanları toplantısında polisi, göstericilere karşı kışkırtması ilginçtir. Böylesine açık bir kışkırtma, dünyada görülmüş bir şey değil. Bu kadar sorumsuzca bir davranışı, devleti yöneten birisinin göstermesi acıklı bir durum.
Erdoğan: “Allah aşkına, bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak, bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar, ben bunlara anlamıyorum.” diyerek polis şiddetini destekleyip kışkırtmakta. Bu sözlerle RTE, polisin silah kullanmasını istemekte.
Kısacası, polise “vur emri” vermekte başbakan. Her siyasal gösteride, her protestoda, hükümetin eleştirildiği her toplumsal olayda silah kullanmasını istemekte polisin. RTE, yukarıdaki sözleriyle ben sabredemiyorum, siz de sabretmeyin, demeye getiriyor sözü.
Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde toplumsal gösteriler olur. İktidarlar eleştirilir. Halk çoğu zaman iktidardan memnuniyetsizliğini alanlara toplanarak dile getirir.
Polisin kolayca silah kullanması önlenmeli.   Türkiye’de her toplumsal gösteri sonrasında ölü ya da yaralıların olması gelenekleşti neredeyse. Suçsuz, günahsız insanların hunharca katledilmesi söz konusudur.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir toplumsal gelenekte silahsız sivillere karşı silah kullanılması hoş karşılanmaz. Türk halkının gelenekleri, silahsız kişilerin öldürülmesini reddeder. Hele silahsız kişilerin sırtından vurulmasını namertlik olarak görür. Silahsız kişilere karşı polise “vur emri” verenler, kimlerin geleneklerine bağlı ki böylesine aykırı saplantılar içindeler?
Dünyada kan içicileri anlatmak için kullanılan en uygun sözcük, vampirdir. Milletin kanını dökmek için sabredemeyen bir kişiliğin, insanlık kitabında tanımı yoktur. Kendi halkından bu kadar nefret eden birine, koca bir ülke emanet edilebilir mi?
Yurdunu, ulusunu seven, sorumlu bir yönetici yurttaşının canını korumak, onu mutlu yaşatmak zorundadır. Yurttaşına baskıyı, şiddeti reva gören birinden başbakan olmaz. Türkiye, sorumsuzluğu dizginlenemez bu anlayıştan ivedilikle kurtulmalı.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu                           

                                                                       23 Mayıs 2014

4 yorum:

  1. Allah yurdundaki insanları ayrıştıran, sadece menfaatini düşünen çıkarı için insanı hiçe sayan yöneticilerden korusun bizi. Silahsız bir yurttaşına karşı güç kullanmayı teşvik eden bir anlayış anlaşılır gibi değildir. Yönetici olmak da yönetici seçmek de en küçüğünden en büyük kademesine kadar çok önemli bir yurttaşlık görevidir. Önem verilmelidir. Çıkarlar değil, görev önemlidir.

    YanıtlaSil
  2. Ülkenin güvenli , barışçıl yönetiminden sorumlu RTE ; bu sorumluluğuna her zamanki gibi ters düşen bir tutumla toplumun karşısına çıktı : '' Polis , o olaylara nasıl sabrediyor , anlayamıyorum. '' diyerek , polise '' VUR '' emrini vermektedir. Bu durum , ülke başbakanının akıl almaz kininin ve tehlikeli gidişinin kanıtlarından biridir. Ülkemizdeki barışçıl protesto gösterilerinde polisin saldırganlığı , yaralama , öldürme olayları alışkanlık halini aldı. Ülkemizin bu yönetimden , böyle gidişten kurtulması ivedilik gerektiriyor artık. Bu konuyu işleyen yazısı için Sayın A. Haciömeroğlu'na teşekkürler!
    ÖZGEN KARA

    YanıtlaSil
  3. Dünyada en kutsal insan hakkı sayılmıştır YAŞAMA hakkı. Ülkemizdeyse , AKP ve RTE , bu hakka , aklına düştükçe saldırmakta ; ölümler , yaralanmalar görülmektedir. Bu yetmezmiş gibi ; ölenin acısını yüreğinde duyumsayan ve yasını tutan topluluklara da sataşmakta , saldırmaktadır diktatör RTE. Anlaşılan , halkın buna boyun eğmediğini gördükçe de saldırganlığı artıyor RTE'nin. Ülkemizin başında böyle bir yönetimin , bir diktatörün bulunması oldukça tehlikelidir. Bu konulara açıklık getiren yazısı için Sayın A. Haciömeroğlu'na teşekkürler!,
    ÖZGEN KARA

    YanıtlaSil
  4. Güncel gündemi fazla takip etmiyorum ama, demokratik tepki ile kırıp dökmeyi, yakıp yıkmayı da insan hakkı diye savunma ahmaklığına katılmıyorum. Başbakanın dediği takdik hata olabilir, diğer taraftan da PKK ve benzeri bir sürü haini masum göstermek demokratik davranış değil. Hainler şehrin göbeğinde devlet ve millet malını talan edecek polis seyredecek öylemi, neymiş efendim insan hakları varmış. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir özgürlük yoktur. Amacım arkadaşlara karşı görüş oluşturmak değil, sadece olaya diğer pencereden bakmak istedim. Her şart ve mekanda en geniş demokratik özgürlükten yanayım. Yasaklar her iki tarafın zararını kat be kat arttırır. Şeriat istemek yada kominizimi övmek yasaklamakla engellenemedi engellenemez de. Nasıl ki Türk soyu (ismi) ile cumhuriyetin kurucusu Atatürk yok edilmek isteniyorsa, benzeri de dinci ve komünistlere aynen uygulandı. Milliyetçileri unuttuğum sanılmasın, geri kalmış her ülkede gerçek vatanseverler (yurtseverler) her zaman ezilmiştir. Vesselam. Ertan Kamburoğlu

    YanıtlaSil