GEZİ PARKI YALANLARI 1


Gezi Parkı direnişi başladığından beri iktidar yandaşları da yalan üretmek için adeta yarıştılar. Tabi, başbakan bu yalanları her gün bıkmadan yinelerse iktidarın beslemeleri de yalan üretme konusunda yarışırlar. Yani “imam, cemaat” örneğinde olduğu gibi.
Peki, neden AKP ve yandaş medya, Türkiye tarihinin Kurtuluş Savaşı’ndan sonra en büyük direnişiyle ilgili yalan haber üretme gereği duydular? Gezi eylemi, çok haklı zeminde oldu. Direniş; barışçı, herkesi kucaklayıcı ve kırmızı beyazın egemenliğinde olduğu için halkı birleştirdi. Bu haklı direniş, iktidardakileri de şaşırttı. Direnişe karşı çıkacak, oradaki tezleri çürütecek anti tez geliştiremediler.
AKP ve yandaş medya, demokrat olmadıklarından böylesine haklı bir eylemin hakkını verecek olgunluk ve çağdaşlıkta değiller. Halkın gücüne, usuna, emeğine saygı göstermek için gerçek demokrasiye inanmak gerek. O da AKP cephesinde yok! Gücünü, emperyalizmden ve feodal kalıntılardan alan bir siyasal oluşumun özgür bireylerin sesine kulak vermesi beklenemez.
AKP iktidarı döneminde saman alevi gibi parlayan yandaş gazeteci ROK, Gezi eylemleri için iftiranın büyüğünü attı ortaya. Neden mi? Çünkü kendisi ve eşi AKP ile var oldular. “Hükümet istifa!” sesleri, onların ayaklarını titretmeye yetti. AKP gidince onların da saltanatları, kara çalmaları bitecek. İktidar sayesinde kazandıkları çil çil dolarlar girmeyecek cüzdanlarına.
ROK “ Gezi’de kullanılmış prezervatif bulundu, eşcinsel ilişkiye girmişler.” dedi. Bu genç gazetecinin dedektifliği varmış da bizim haberimiz yokmuş. Gözünle gördün mü prezervatifi? Gördüğünü sanmam. Peki, eşcinsel ilişkide kullanıldığını nereden biliyorsun? Orada mıydın? Orada idiysen, ne yapıyordun orada? Söylenecek çok söz var, ama burada duralım. Öfkemiz usumuza egemen olmasın. Gerçi herkes ne diyeceğimizi de anlamıştır.
İktidardan beslenen tetikçi gazetecilerin iyi yaptıkları tek şey var: Yalan üretip masumlara iftira atmak…
On yıl boyunca ulusumuzun tüm değer sistemine, kudurmuş naralarla saldıran bu güruhtur. Olayları çarpıtmayı, olmamışı olmuş gibi göstermeyi, topluma hizmet etmiş insanlara kara çalmayı, düşünce özgürlüğünü halka sövmeyi gazetecilik sandılar. Ceplerini doldurmak için bir televizyon kanalından diğerine koştular. Her gün aynı sözleri tekrarlamayı düşünce adamlığı sandılar. Efendilerine hizmet etmek için bin takla attılar. Kişisel onurlarını, efendilerinin kendileri için yaratacakları olanaklara tercih ettiler.
Gezi Parkı direnişi, efendilerinin tahtını birazcık sallayacak oldu, korkudan ne yapacaklarını şaşırdılar. Ecellerinin geldiğini sandılar. Onun içindir ki nereye, nasıl pislik atacaklarını bilmiyorlar. Efendilerine yaranmak için telaşla yalan üretmeye koyuldular.
Gezi Parkı direnişleri, onurlu bir halkın ayağa kalkmasıdır. Bunu anlamak için insanların birazcık onurlu yaşamanın ne demek olduğunu bilmeleri gerek.
Kendine saygı duymayan, özsaygısını efendilere hizmet uğruna harcamış kişilerden halkın hak arayış eylemlerine saygı duymasını bekleyemeyiz. Çünkü saygı ve sevgi onların kitaplarında yazmaz.
                                               Adil HACIÖMEROĞLU

                                               25 Haziran 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder