CHP KURULTAYINA DOĞRU-1


                                               
            CHP’ nin… Olağan kurultayı 17-18 Temmuz günleri yapılacak. Yandaş ve yanardöner medya büyük ilgi göstermekte kurultaya. Bu arada YCHP’ nin yeni programının da ayrıntıları yavaş yavaş ortaya çıkmakta. Genel başkan yardımcılarından Sencer Ayata, YCHP’ nin dört eğilimli olacağını açıkladı: Sosyal demokratlar, sol liberaller, sosyalistler ve Atatürkçüler… Bu demektir ki CHP altı oktan uzaklaşıp yeni ve bilinmedik sularda kulaç atacaktır.
           
         Liberalin solcusu da sağcısı da liberaldir. Yani vahşi kapitalizmden yanadır. “Liberal” sözcüğünün başına “sol” sıfatı eklenerek kapitalizmin en vahşi sömürüsünü savunan bir görüşü solcuymuş gibi göstermek kandırmacadır. Lloyd George bir İngiliz liberaliydi ve Birinci Dünya Savaşı sonunda Anadolu’nun işgal edilip parçalanmasının mimarıydı. Liberalizmin kıblesi ABD’dir ve burada sistem çökmek üzeredir. Neredeyse her gün New York’ta “Wall Strett’in duvarları yıkılacak!” sloganıyla ABD’nin çatırdayan liberal sistemi aleyhine gösteriler yapılmakta. Liberalizmi özgürlük olarak sunmak da son derece yanlış. Kendi ülkesinde bile yurttaşlarına özgürlük sağlayamayan, sisteme karşı gelenlerin yok edildiği bir düzende özgürlükten söz edilebilir mi? ABD liberalizminin Vietnam, Irak ve Afganistan’da bombalarla nasıl bir özgürlük getirdiği de herkesçe bilinmektedir.

Sovyetler Birliğinin dağılması sonunda Avrupa’da esen liberal rüzgârların tanığıyız. Liberalizmin Avrupa’da emekçi sınıflar için nasıl bir cehennem yarattığı da bilinmekte. Bunun içindir ki Avrupa’da birçok ülke liberalizmi terk etmekte. Liberal ekonomilerin kan emiciliği yüzünden AB çökmek üzere.

Özellikle 1980 sonrası ülkemizde özgürlüklerin, ancak liberalizm sayesinde yerleşebileceği algısının yaratılması aldatmacadan başka bir şey değil. Ülkemizin en ünlü liberali Turgut Özal’dır. Özal liberalizminin ilk ayak sesleri, 24 Ocak kararlarıyla duyuldu. Demokratik düzende uygulanması olanaksız olan bu ekonomik programı yaşama geçirmek için 12 Eylül darbesi yapıldı.

Liberalizm zehri, özgürlük şekerine sarılarak halkımıza yutturulmuştur. Nasıl bir özgürlükse 12 Eylül darbesinin demir yumruğuyla yurttaşın beynine indirilmiş ve o gün bu gündür kafalardaki bellek yitimi sürmekte. O kadar özgürleştik ki Özal liberalizmiyle sendikal örgütlenmeler neredeyse bitme noktasına geldi. Siyasal partiler ve seçim yasasıyla demokrasi ortadan kalktı. Üniversiteler söz söyleyemez, meslek kuruluşları ve dernekler ağızlarını açamaz oldu. Tarımsal üretim çöktü, endüstri yok edildi. Basın “iki buçuk gazetenin (Bu, Özal’ın sözüdür.)” yer aldığı geniş bir düşünce özgürlüğü alanına dönüştü. Bankalar ve bankerler aracılığıyla halk soyulmaya başlandı. Yolsuzluklar sıradan olaylar durumuna geldi. Yoksulluk arttı, liberalizmin özgürlüğünde(!) halkı soyan yeni varsıllar türedi. Bu dönemde Cumhuriyet kurumlarına karşı cepheden saldırılar başlatıldı. Laik eğitime onulmaz darbeler vuruldu. Özelleştirme adı altında ulusun kurumları haraç mezat satışa sunuldu. Daha söylenecek çok şey var bu dönemle ilgili. Ancak bu kadarı yeterli sanırım Özal liberalizmini anlamak için. Şimdi bu liberalizmin sağı olsa ne olur, solu olsa ne değişir? “Sağ, sol” kimlikler vererek halkı aldatmadaki amaç ne?

YCHP yönetiminden şu sorunun yanıtını merakla beklemekteyim. Siz partiye Reagan, Thatcher, Kohl, Sarkozy, Özal liberalizminden hangisini getireceksiniz? Yoksa AKP’nin uygulamakta olduğu liberalizm de mi karar kılacaksınız? “Sol liberaller” derken son otuz yılda bin takla atarak otuz yöne dönen basınımızın “gelen ağam, giden paşam” mantığıyla davranan yüksek düşünceli(?) ve derin ahlaklı(?) köşe yazarlarına mı kapıyı açacaksınız?

Açıkça çıkın söyleyin Atatürkçü olmadığınızı. Sağa sola dönerek kafa karıştırmayın. Bu aşı, CHP’de tutmaz. Tutarsa da Türkiye’ye geçmiş olsun.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       13 Temmuz 2012
            

1 yorum:

  1. Ülkemiz en büyük tokatı bu liberal denilen tosuncuklardan yedi.Sözde özgürlükçü kesilen bu güruh talimatları hep batıdan aldı.Kendisine ait hiçbir değeri yok.Ya ABD'den ya AB'den.Bunlar ülkeye bir çivi dahi çakmadılar.Ne varsa satalım dediler.Btün milli kuruluşlar elden gitti.Stratejik önem taşıyan haberleşme ve çelik sanayi dahil.Sonrada cumhuriyet değerlerine saldırmaya başladılar.Yetmez ama evet dediler.Ülkeyi kevgire çevirdiler.Bunları anlamak için çok araştırma yapmak şart.Bir kısmının adı da casusluklarda geçiyor.Bunlara Allah akıl fikir versin.

    YanıtlaSil