NEREYE KADAR BÖLECEKSİNİZ?



     Dünyada emperyalizme, sömürgeciliğe karşı ilk kurtuluş mücadelesini veren ulusumuz, o günden bugüne gelinceye dek türlü bölünme uygulamalarıyla karşılaştı. Her bölünme senaryosu, halkımızın sağduyulu davranışıyla amacına ulaşamadı. 

     Önce demokrasi kahramanı(!) Menderes döneminde başladı bölünme. Vatan cephesinden olanlar ve olmayanlar diye. Demokrat Partililerle CHP' lilerin kahveleri bile ayrıldı köylerde, kasabalarda. Aynı güneşin altında tırpan sallayan, aynı örste demir döven, aynı ezanla camiye gidip saf tutan, aynı fabrikada tezgâhın başına geçen, aynı sokakta siftah eden, aynı cephede düşmanla vuruşan, aynı yoksuluğun pençesinde kıvranan, aynı cehaletin kör karanlığından kurtulmak için çabalayan, aynı kan emicilerce sömürülen halk; emperyalist bir tuzakla birbirine düşman edilmeye çalışıldı. Ancak bu oyun tutmadı, halk bölünmedi.

      Daha sonraki yıllarda sağ-sol diye bölünme yaratılmak istendi. Ulusun evlatları, silahlı çatışmalarda canlarını yitirdiler. Sokaklar, mahalleler, kasabalar, kentler, kahvehaneler ayrılmaya başlandı. Bu yetmemiş gibi bir de Alevi-Sünni ayrımı körüklendi. Mezhep ayrımıyla toplum iç savaşa sürüklenmek istendi. Katliamlar birbirini kovaladı. Kardeş, öz kardeşine silah çekiyordu. Bu oyun da bozuldu. Ulusal bütünlüğümüz zedelenmedi.

     Bu kez  ülkemiz topraklarına ayrımcılık tohumu ekmek isteyenlerin başvurdukları yol etnik farklılıklardı. Kürt-Türk çatışması sahneye kondu ustalıkla. Kurtuluş Savaşından daha çok şehit verdik bölücü ihanete. Türkiye kayasının sağlamlığını görenler yeni bir senaryoyu devreye soktular: Futbolla bölmek...

     Sporun birleştirici ruhuna karşın ülkemizde futbol toplumu bölme aracı yapıldı. Küçük olaylar bahane edilerek taraftarlar arasına düşmanlık tohumları ekildi ustaca. Tribünler yasaklandı rakiplere. Düşman saflarmış gibi ayrıştırıldı taraftar grupları. Bazı çıkarcı amigolar, kimi yeteneksiz yöneticiler, bilgisizliğini kışkırtıcılıkla kapatmaya çalışan birçok sözde futbol yorumcusu, kavgayı paraya çevirmek isteyen fırsatçı medya patronları, dumanlı havada avlak isteyen aç kurtlar, futboldan şöhret kazanmak isteyen basiretsiz siyasetçiler, küfredip saldırmayı delikanlılık sayan birkaç çirkef, kalabalık içinde yiğitleşen gariban özgüven yoksunları futboldaki bölünmeyi artıran öğeler. Bütün bu saydıklarımız, futbolla toplumu bölmek isteyenlere alet olmaktalar. 

      Neden toplum futbolla bölünmek isteniyor? Demokratik kazanımların yok edildiği, halkın örgütlenmesinin olmadığı, sosyal hakların gasp edildiği, yurttaşlarımızın giderek yoksullaştığı, yolsuzlukların toplumu kemirdiği, adaletsizliğin gemi azıya aldığı, bölücülüğün pervasızlaştığı, dış politikanın küresel güçlere teslim edildiği, TSK' nın sindirildiği, tarımın yok edildiği, sanayinin görmezden gelindiği, eğitimin ilkelleştirildiği, halk sağlığının neredeyse üfürükçülere bırakıldığı bir ülkede, ulusun dikkatini başka yerlere çekip dağıtmak gerekmez mi? Yeni düşmanlıklar yaratarak toplumun dikkatini buralara yöneltmek önemli bir siyasal proje. 

   Son yıllarda futbolda ayrımcılığın körüklenmesinin önemli nedenlerinden biri de işlemeyen adalet sistemi. Şike konusunun zamanında çözülememesi hem adli hem de idari kararın gecikmesi futbolumuzu kördüğüme dönüştürdü. Adaletin gecikmesi, ileri geri yorumları körüklemekte. Mahkemenin uzaması, Futbol Federasyonunun idareyi maslahatçı tutumu çözümü zorlaştırdı. Her geçen gün taraftarlar, sorumsuz açıklamalarla tahrik edilmekte. Hukukla yakından uzaktan  ilgisi olmayan kişilerin dava süreciyle  ilgili uzman kesilmesi ise çok gülünç.     

     AKP iktidarı her alanda olduğu gibi futbolu da kaosa sürükledi. Taraftarları böldü. Takımları birbirine düşman etti. Dostluk yerine düşmanlığı körükledi. Zaten toplumu laik-anti laik olarak bölmüştünüz, bu azmış gibi bir yenisini daha eklediniz.

     Bugün önemli bir final maçı oynanacak; biri kaybedecek, diğeri kazanacak. Taraftarların tuttuğu takım kazanınca kuşkusuz sevinilecek; ancak günlük yaşamın sorunları yok olmayacak. Hangi takım kazanırsa kazansın Türkiye'nin hiçbir sorunu çözülmeyecek. Bölücü terör azalmayacak. İşsiz, iş bulamayacak. Eğitimdeki gerici dalga dinmeyecek. Ortadoğudaki yangın sönmeyecek. Köylümüzün cebi para dolmayacak. YÖK kalkmayacak. Ulusal bayramlarımız tekrar eskisi gibi devlet törenleriyle kutlanmayacak... 

    Unutulmasın: Futbol, yalnızca bir spor değil; devletler arasına savaş çıkaracak kadar da siyaset vardır içinde. Futbolu kendi siyasal çıkarı için kullananlar, tribünlerde alevlenen meşalelerle yanabilir.  Dileyelim ki bugün dostluk, kardeşlik kazansın; nefret, ayrımcılık, kavga kaybetsin.
                                                                            
                                                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                                                          12 Mayıs 2012
    

5 yorum:

  1. ..Dileyelim ki bugün dostluk, kardeşlik kazansın; nefret, ayrımcılık, kavga kaybetsin...
    Dileyelim, yapalım ki olsun!
    Gerçekçi güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  2. Aydın CİVCİK14 Mayıs 2012 00:48

    SAYIN ADİL BEY GÜNLÜK OLAYLARI BUKADAR NET VE GERÇEKÇİ AÇIKLAYAN YAZINIZI OKUDUM . TEŞEKKÜR EDERİM.
    İSPANYA DİKTATÖRÜ , FRANKO NUN BİR SÖZÜ VARDIR. BEN İSPANYAYI KIRK YIL FUTBOLLO OYALADIM . BİZ SPORA KARŞI DEĞİLİZ AMMA ÜLKENİN SORUNLARI DAĞLAR GİBİ YIĞLI DURURKEN , ŞİMDİ HALKIMIZI FUTBOL ANARŞİSİ İLE MEŞKUL ETMEKTELER. SPOR CENTİLMENLİK DUYĞULARINI GELİŞTİRMESİ GEREKİR KEN , İNSANLAR ARASINA KİN VE NEFRET TOHUMLARI EKİLİYOR. BU TOHUMLARIN EKİLMESİNİN SORUMLUSU BUGÜNKÜ İKTİDARDIR. KARGAŞA VA KAAOS YARATARAK HALKI KENDİ SORUNLARINDAN UZAKLAŞTIRMAK . BU İKTİDARIN BİLİNÇLİ BİR OYUNUDUR. SAYĞILARIMLA.

    YanıtlaSil
  3. Devenin dediği gibi, neremiz doğru ki... Hallaç pamuğuna dönmüş ülkem neresinden tutsan elinde kalır. Açım diye yollara dökülmedikçe millet, bir takım yendiğinde ya da yenildiğinde ki gibi kurtuluş çaresi yok gibi... Bunca uyutmaya rağmen bir de tatlı rüyalar görsek bari,nerdeee.. Her gün ayrı bir kabusa uyanıyoruz, tık yok... Umut mu? Eh bir o var zaten, o da fakirin ekmeği ' ye Memet ye'...

    A.Özçelik

    YanıtlaSil
  4. devlet iradesine karşı tüm kesimin güvenini kaybettiği bir zamandayız. sadece devlet iradesine değil devletin tüm kurumları hatta ve hatta aynı çatı altında yaşadığımız hiç bir bireye karşı güvenimiz kalmamıltır.

    yazı için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Bir gün herkes ayılacak ama korkarım o zamanda çok geç olacak.Bir maç yüzünden her yeri savaş alanına çeviren gençlere sesleniyorum hangi takım şampiyon olursa olsun kaybedince üzülürüz ama sonuçta şampiyon olan yabancı takım değil Türk takımı..Ülke satılıyor,parçalanıyor,Atatürk unutturulmaya çalışılıyor,Dikta rejimi geliyor hatta geldi zaman zaman sokaklara dökülüyoruz,peki sizler o zaman neredesiniz kardeşim.????yazıklar olsun...

    YanıtlaSil